

Ömer KIRÇİÇEK
23 yaşında. Babası gazi. İstanbul Aydın Üniversitesi, Matematik Öğretmenliği 4’üncü sınıf öğrencisi ve matematik öğretmeni.
Ailem, Mehmetçik Vakfı…
Baba! Tek kelimedir, ama ne çok anlam ifade eder. Her bir anlamında, ayrı bir duyguya dokunur, her manasında ayrı bir tılsım gizlidir. Baba özgürlüktür, asaleti damarlarında taşımaktır.
Peki vatan? Bir vatana neler feda edilmez ki? Cephedeyken, geride kalacakları düşünmeden, ilelebet ilerilere atılıp sellercesine, beyninden vurulup bir ercesine bir daha dönmemektir. Can, mal, evlat, bu uğurda bekçi değil midir? Ay hilalken vurulmak, kan toprağa akınca bayrağa renk olmaktır vatan. Vatanı için, 1997 yılında Hakkari’nin Çukurca ilçesinde gerçekleşen bir çatışma sonucu yaşam mücadelesine başladı benim babam. Ben o zamanlarda iki yaşında her şeyden bihaber, hayatı izlemekteydim. Oysa babam, benim atam; vatanı için “Vatan sağ olsun!” diyerek çıktığı yolda vücudunun yarısını kaybederek hayatına yine “Vatan sağ olsun bir daha olsa değil bir kez, milyonlarca kez feda ederim” diyerek devam etti. Babamın sözlerinden içimi yakanlardan biri de şu olmuştu. “Arkadaşlarım toprak oldu, sırf sen çiçek ol da topraktan yeşer diye girmediler mi mezara diri diri, daha on sekizinde?” İşte bizler, böylesine vatan sevdalısı Mehmetçiklerin evlatlarıyız ve bununla onur duyuyoruz.
Bizim ailemiz kalabalıktır. Sadece çekirdek aileden, akrabadan ibaret değildir. Babalarımız vatan uğruna canlarını siper ederken, bizlere de ailemizi genişletme fırsatı vermiş, Mehmetçik Vakfı ailesinin bir parçası olmamızı sağlamıştır. Okul yıllarında bir gün, postacının zili çalışıyla uyandım. Postacı bana bir zarf uzattı, içini açtım ve okumaya başladım. Bir davet mektubuydu bu. Kültür gezisi içerikli bir organizasyon vardı. Uzun zamandır aldığım bir davetti aslında. Her seferinde ertelediğim ama illaki bir gün ailemle tanışacağım dediğim bir organizasyonun davetiydi. Düşünün ki bir aileniz var ve sizi hiçbir zaman, hiçbir koşulda terk etmeyen sahiplenen bir babadan farksız bir aile… Bir yaz akşamında, Ankara’ya Mehmetçik Vakfı aileme doğru yola çıkmıştım. Kültür gezimiz vardı. İlk defa katılacaktım. Merakla sonucunda neler olabileceğini kestirmeden tedirgin bir şekilde çıktığım yolun sonunda, Vakıf görevlileri karşıladı beni. O an o kadar duygusaldı ki… Düşünsenize hiç tanımadığınız insanların, sizi öylesine içten bir şekilde karşılaması, daha ilk dakikasında size kendinizi yuvanızda hissettirmesi ne muazzam bir histir. Sonrasında ise farklı ailelerden gelen ancak aynı kaderi paylaştığınız, ömür boyu sürecek dostluk ve kardeşlik bağlarının oluştuğu kişilerle tanışmak, yalnız olmadığınızı bilmek nasıl da hüzün, mutluluk ve güveni aynı anda hissettirir. Bizler şehit ve gazi Mehmetçik evlatları olarak böylesine içten, geniş bir ailenin parçası olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.
Ayrıca, bizim için ellerinden geleni yapan, varını yoğunu bizlere armağan eden aziz Türk Mileti’nin kıymetli bağışçıları, bizlerden hiçbir şeyi esirgemediğiniz için sizlerin önünde saygıyla eğiliyor, sizlere saygılarımı sunuyorum. İlkokuldan üniversiteye kadar desteklerini hiçbir şekilde esirgemeyen, maddi ve manevi desteğini tüm samimiyetiyle üzerimde hissettiren Mehmetçik Vakfı aileme ise sonsuz şükranlarımı sunuyorum. İyi varsınız, varlığınız daim olsun…
Önceki Sonraki